Adana’nın Yüreğir ilçesi 39.2 derecelik sıcaklıkla nisan ayının rekorunu kırdı! Bu sıcaklık Türkiye’de şu ana kadar ölçülmüş en yüksek sıcaklık olarak tarihe de geçti. Meteorolojinin sıcaklık kayıtlarına baktığımız da 1929 – 2024 yılları arasında bu kadar sıcak bir nisan günü olmadığını net bir şekilde söyleyebiliyoruz.
Bu sıcaklık rekorundan önce kaydedilen en yüksek nisan ayı sıcaklığı 37.5 dereceydi. 39.2 derecelik sıcaklık rekoruyla Adana kırılması zor bir rekora da imza atmış oldu.
Hatırlayacak olursanız yaz aylarında sıcaklık çok fazla bunaltıcı olunca Adanalı vatandaşların bulduğu çeşitli çözümleri sıklıkla haber yapıyorduk. Tehlikeli olmasına rağmen Seyhan nehrinde yüzen çocuklar, buzdolabında vakit geçiren çalışanlar, ağaçların gölgesinde uyuyan insanları sıklıkla görmeye alışıktık. Yalnız nisan ayı sıcaklıklarının bu kadar artmasının ardından yaz aylarında termometrelerin hangi rakamı göstereceği de merakla bekleniyor.
Aynı zamanda vatandaşlar, Adana’da sürekli olarak yağan nisan yağmurlarının bu sene yağmamasının da sıcaklığın oluşmasında en büyük etmen olduğu görüşünde birleşti. Nisan ayı için 39 derecelik sıcaklık istisna olsa da bu durum iklim krizi ile ilgili tehlike çanlarının çalması anlamına geliyor.
Özellikle tarımda kullanılan su kaynaklarının azalmaya başlaması, aşırı sıcaklık ve buharlaşmanın yoğun olması gibi olumsuz etkiler iklim krizini de tetikleyeceğe benziyor.
Uzmanlar iklim değişikliği sonrasında, olağanüstü sıcaklıkların artarak devam edeceği görüşünde. Pek çok şehrin aksine hem tarım hem de su kaynaklarının bol olmasına rağmen Adana’da bile gelecek yıllarda bir su krizi yaşanabilir.
Özellikle şubat – mart ve nisan aylarında yağışların yeterince yağmaması hem ekinlerin zarar görmesine neden olabilir. Hem de su kaynaklarının gözle görülür bir şekilde azalmasına, hal böyle olunca yapılması gereken en mantıklı adımın iklim krizi ve bağlantılı sorunlarla gerçekçi bir şekilde mücadele edilmesinde yatıyor gibi görünüyor.
Şimdilik istisna bir sıcak hafta gibi görünüyor olsa da, uzmanlar bu durumun sürekli olması halinde Adana’nın verimli topraklarının daha çorak ve daha az sulanabilir alanlar olması ile sonuçlanacağını düşünüyor. Böyle bir sonuçla karşılaşmamak adına canla başla mücadele etmek en mantıklısı olabilir.
